Kayıtlar

Ekim, 2011 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Reklamı tıklatın !

Merhabaaa.... gördüğünüz üzere siteme reklam alremış bulunmaktayım. Şu fakir guruhun para kazanmasını istiyorsanız reklama tıklayın. İnsan besinsiz çalışmıyor, bize ekmek yiyek ha goçlar. Amma iğrençleştim lan. Neyse tıklayın ulan, Hatta hemen alın, sonra da ÖLün...

Nokta

İlk ve son cümlemsin, doğduğumda başlayan öldüğümde sonlanan.

Bir Tutam Dostoyevski iki baş soğan

    Geçen gün Dostoyevski'nin hayatını incelerken daha önceden göremediğim bir ayrıntıyı farkettim. Ve biraz daha bakınca esas durumu gördüm. Yazarın dünyayı nasıl bu kadar etkilemesinden önce, dünyayı aydınlatanları aydınlatması soracağımız soruya cevap olarak verilebilir.     Dostoyevski'den etkilenen önde gelen insanlara gelince; Knut Hamsun ,  Richard Brautigan ,  Charles Bukowski , Albert Camus ,  Witold Gombrowicz ,  Franz Kafka ,  Jack Kerouac ,  Czesław Miłosz ,  Yukio Mişima ,  Alberto Moravia ,  Iris Murdoch ,  Friedrich Nietzsche ,  Marcel Proust ,  Ayn Rand ,  Jean-Paul Sartre ,  Aleksandr Solzhenitsyn ,  Wisława Szymborska ,  Irvine Welsh , Sigmund Freud ,  Ludwig Wittgenstein ,  Cormac McCarthy , Orhan Pamuk ,  Nuri Bilge Ceylan  ve niceleri... Tabi etkilendiği insanlar da var, ve lanet olsun şu an yazdığım stili eski haline çeviremiyorum. Oldu gibi... Tamamdır, neyse devam edeyim. Etkilediği şüphesiz ve yarısını bile okuyamadığım bir yazar sürüsü görülmekted

Dünya fazla ciddiyetsizken

Dünya fazla ciddiyetsizken, kahkahalar havada uçuşurken, bir yaz günü senle benle gülmek için yaratılmadığımızı fark ettik. Gülerken acı duyduk ve karar verdik gülmemeye. bizi gülümsemeler bağlamadı maalesef birbirimize, gözyaşı idi bizi dolayan. Ve gözyaşı olacaktı dolayan. Hiç gülmeyeceksin dediğimde, sevinirdin ya İşte öyle olacak bizim aşkımız. Hiç gülmeyeceksin Ve ağlayacaksın mütemadiyen.

Ne cevap

Elimde gizliden gizliye sakladığım bir şişe şarap ile dostluğumun zirvesini sunabilecek yeteri kadar bilgimle karşınızdayım. Aslında durum biraz farklı, gizliden gizliye içki içmemin sebebi uğramış olduğum baskı ve akabinde gelişen sonuçlar değildir. Sadece insanların yüzündeki ve dillerindeki soru işaretleriyle karşılaşmamak ve odamda bu az ışık alan küçük bölgede fazla rahatsız edilmeden sarhoş olabilmekti amacım. Bunu da yarı yarıya becerebildiğim için kendimle az da olsa gurur duyuyor ve yaptığım işin gizliliğini koruyabildiğim için kendime yeni ilhamlar da verdiğim oluyordu. Her ne kadar şarap şişesini açarken çok büyük bir ses çıkarmış olsam da, açtığım müzik ile o sesin üstünü çirkin bir masa örtüsüyle örtmüş sayıyorum. Bazen üzülüyorum ki, dostlarım bir bitap içindedir. Ve ağlıyordur ve dileniyordur sahibine ucuz bir dilenci gibi. Ve yetmiyordur aldıkları, hep daha fazlası ve daha fazlası diyordur. Belki de demiyordur, ama elindekinin de kendine yetmeyeceğinin farkındadır,

Başlık koymayı unuttuğum yazı

Karşısında beni bekleyen boş bir sayfa, yazılmayı bekleyen yazılar hepsi gözümün önünde yapılmayı bekliyor. Bense hergün o boş sayfayı açar uzun uzun bakardım. İlerde yazacaklarımı hayal eder, mutlu olurdum. Kim bilir ne yüce şeyler, ne harikulade yazılar çıkaracağım diye kendi kendimi mutlu eder, hayal ettiğim dünyada yaşardım. Ve geçen gün ansızın üzüldüm. Öleceğim dedim bir gün. Ve o bir gün, yarın da olabilir. Ve tüm biriktirdiklerimi birgüne sığdırma gazabına uğramamak için dedim, başlamalı. Anlatmak zor değil ama zaman yok ise eğer, zaman yetmezse, en güzel hikayemin en güzel cümlesinde ya son bulursa nefesim, ya geriye kalırsa sonu olmayan hikayenin bölümü, asıl kahreden bu olur beni. Sonu olmayan bir roman yazmak, bana ıstıraptan da öte bir duygu verir ve okurlarımın içinde yarım kalan hüzünleri beni daha da mutsuz ederdi. Tabi eğer mutsuz olacağım bir an daha varsa, öyle olurdum. Son dakikalara bırakmayı sevdiğimden midir, her işimi son dakikasına kadar bekler öyle yaparım. Do