Ne cevap

Elimde gizliden gizliye sakladığım bir şişe şarap ile dostluğumun zirvesini sunabilecek yeteri kadar bilgimle karşınızdayım. Aslında durum biraz farklı, gizliden gizliye içki içmemin sebebi uğramış olduğum baskı ve akabinde gelişen sonuçlar değildir. Sadece insanların yüzündeki ve dillerindeki soru işaretleriyle karşılaşmamak ve odamda bu az ışık alan küçük bölgede fazla rahatsız edilmeden sarhoş olabilmekti amacım. Bunu da yarı yarıya becerebildiğim için kendimle az da olsa gurur duyuyor ve yaptığım işin gizliliğini koruyabildiğim için kendime yeni ilhamlar da verdiğim oluyordu. Her ne kadar şarap şişesini açarken çok büyük bir ses çıkarmış olsam da, açtığım müzik ile o sesin üstünü çirkin bir masa örtüsüyle örtmüş sayıyorum.


Bazen üzülüyorum ki, dostlarım bir bitap içindedir. Ve ağlıyordur ve dileniyordur sahibine ucuz bir dilenci gibi. Ve yetmiyordur aldıkları, hep daha fazlası ve daha fazlası diyordur. Belki de demiyordur, ama elindekinin de kendine yetmeyeceğinin farkındadır, bu su götürmez bir gerçek. Bu farkındalık onu tedirgin ediyor ve kendini kaptırmak için deli divane oluyordur. Her ne kadar bir zamanlar birilerine kaptırma dediği halde, kaptırmak istiyordur kendini. İşin garibi bazen bende aynı boşluklar içinde kendimi buluyor, dünyaya sadece beni sevenleri tatmin edeyim diye gönderildiğimi düşündüğüm oluyordu. Nitche’nin, eğer tecavüz kaçınılmaz ise zevk almaya bakmalısın sözü, bazen kendimi hatırlatıyor ve kendi kendimi aşık olmaya zorlarken buluyorum, ve bunu çok aptalca bulduğum halde yapıyorum. Tarih öncesinde var olan bu doğal duyguyu ben yaratmadım fakat vardı biliyorum. Tanrı ile orantılıdır gözümde onu inkar etmek ve varlığına inandığım bu duygunun sahteleşmesine sebep olduğum için bir yandan ağır yaralı bir asker gibi sancılıyım fakat çığlıklarım ne hemşireleri odama koşturuyor ne doktorları ameliyata hazırlıyordu. Sadece içimdeki kanamayı artırıyor, işkenceyi hat safhaya çıkarıyordu. En iyisi acı duyduğunda bile, sessiz kalmak ve umut etmek. Olmayacak rüyaları görmeye çalışmak. Evet belki hiçbir zaman olmayacak, fakat hiçbir zaman olmayacağını bilmediğimizden o rüyaları hep göreceğiz, olduğunu görene kadar. Ki olmayacaktır yine de.


Sigara alışkanlığım yok. Ve bu yüzden sigaramı yakamayacak ve penceremi açıp buz gibi havayı içime çekemeyeceğim. O yüzden bu boğuk ve gece vakti karbondioksit salan bir çok çiçeğin olduğunu hayal ettiğim odada, havasız ve yavaş yavaş öldüğümü düşündüğüm bir odada can çekişmekteyim. Kendimi biraz olsun acındırmış olduğumu bilip bundan nefret etsem de, gerçeklik tamamen bu şekildedir.

Sonuç olarak, tamamen sarhoş zırvaları diye adledebileceğimiz birkaç cümle sarfettim. Ve bunların benden önce de yazıldığının farkındayım. Ucuz romancılardan bir farkım yok. Ki ucuz romancıları da okumuş değilim ve bu benim büyük bir önyargım. Ve bu önyargımı kırmaya çalışacağım ve ölmemiş olan yazarlara da saygı duyacağım (birkaçını tenzih ederek).

Neyse haydi bitiriyorum ve şu sözle, Her cevap bir ayrıntıda saklı aslında ve bunları göremeyeceğiz hiçbir zaman. Çünkü ne sorduğumuzda anlayabiliriz ne de cevap geldiğinde. Sadece belli zaman sonra edindiğimiz bilgilerle sorumuzun cevabını bulabiliriz. Aksi halde, aldığımız her cevap bize yeni sorular sordurur.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Acıma duygusu

Bazen Saçmalarım

Hasta Adamın Güncesi