Bazen Saçmalarım


Oturmuş bilgisayarın karşısına ne yazmalı diye düşünürken, ulan hiç yazabileceğim bir konu yok mu diye, şöyle bir efkarlandım, içlendim dostlarım. Ekşisözlük'tü, wikipedia'ydı şöyle bir dolandım, belki ilham milham verirde, bir iki şey karalarım diye ama nafile. Yok anacım bize konu monu yok. Konusuzluk konum olacak bugün, ne yapalım. Siz de ilk cümleyi okuyuverin, kapatın sayfayı.

Haydi hep beraber bir şeyler uyduralım. Bir şeyler hayal edelim, neyin mükemmel olmasını isterseniz onu yazalım. Ve mükemmel olduğunu görelim. İşte burada eğilip bükülen, keyfimize göre kılık değiştiren kelimeler var. İsterseniz burada atı bile konuşturabilirsiniz. Hatta sırf çocukları değil de, yetişkinleri bile inandırabilirsiniz atın konuştuğuna. Ne var ki, at konuşuyor işte diyebilirler. Bunu çok bayağı bir şey olarak bile görebilirler. Ki, konuşan horoz ve köpek videolarını youtube'da da bolca da bulabiliriz. Tabi o yazınsal değil, bir kanıtı var, gözümüzle görüp, kulağımızla duyarız diyeceğinizi biliyorum dostlarım. Onlar da yazılmış eserlerin yansımalarıdır. Eğer bizi bir köpeğin konuşabileceğine inandırmasalardı, o videoyu izledikten sonra da inanmazdık. Annesinden ayrı kalmış veya çiftleşme zamanı gelmiş gibi varsayımlarda bulunurduk. Hemen aklımıza en imkansızını getirmezdik. "Aa Köpek konuşuyor, baksana Necmi" gibi diyaloglar da yaşanmazdı sanırım. Hatta o video,o kadar fazla da izlenmezdi. Şimdi aklıma, bu konuşma işgüzarlığını videoyu ekleyen zat-ın da yapabileceği fikriyatı geldi. Neyse, amacım onu eleştirmek değildi. O yüzden, o olasılığı es geçeceğim. Fakat yine de bahsettim, bu da fikriniz olsun diye, dipnot türevi bir açıklama olarak bir köşede dursun.

Ne diyorduk. Hah! Mükemmeliyet. İşte dostlarım, mükemmeliyet bu satırların arasında. Fakat sırf bu satırlarda mükemmeliyeti ararsanız, yine bulamayacaksınz. Bu kelimelerin anlattığı mükemmel bir dünyadır. Ama şu an yazmakta olduğumuz, kusurlu olabilir. Bir hata yaparım, oldu bitti. İşte mükemmeliyeti sonra erdi diye gülmeyin dostlarım. Ardında arayın, sizden tek ricam budur. Başka da ne ricam olacak ki, sırtımı sıvazlamanız veyahut çayımı demlemenizi mi isteyeceğim. Kah-Kah-Kah!

Neyse ne diyorduk bak gene unuttum. Hah! Mükemmeliyet. Yahu ne aradım durdum da, şu yazı yazdığımdan beri "neden yazı yazıyorum" un cevabını bulamadım. Sonra dedim ki, mükemmeliyet olmasın sakın. Evet dostlarım, ben de burada, üç beş satırı bir araya getirerek, Roma çok tanrıcılığı oyunu oynuyorum. Ne yaparsınız, bu da benim eğlence kutum. Günde bir kaç defa açarım, çalarım, oynarım da bazen, keyfime göre.

Haydi bakalım, bu yazıyı burada bitirmeye karar verdim. Keyfime kısa bir ara vereceğim.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Acıma duygusu

Hasta Adamın Güncesi