Acıma duygusu


Acıma, modernizmle beslenen ve günümüzde insanları manipule etme aracı olarak kullanılan bir duygudur. Önceleri bu duygu, insanları yardımlaşmaya, çevresine ve kendinden yoksul durumdakilere yardım etmeye yarayan bir araçtı. Fakat günümüzde yoksul insanların bazılarının uyanıklaşması, köşe kapmaya çalışmasından, bu güzel huy yerini ahmaklığa bırakmıştır. Acıma duygusu olan insan, keriz sıfatıyla eş değer bir hale getirilmiştir. Bu durumu ortaya çıkaran bazı uyanık yoksullardır. Ki bunlar, asıl yoksullardan ayrılmışlar ve köşelerini kapmaya muvaffak olmuşlardır da. Asıl yoksullar da acınma duygusunu beklemektedirler.

Bu insanların yaptıklarının doğru ve yanlış olduklarını söylemiyorum. Burada amacım, olanı olabildiğince gözler önüne sermek. İnsanların acıma duygusuna ihtiyaç duyması benim için asıl suçlanacak noktadır. İnsan neden acınmak ister? Ekonomik yetersizliği onu bu duyguya muhtaç etmektedir. Varsıllılarının verdiği ile yaşama bağlanmak zorundadırlar. Bu ekonomik çıkmaz, varsıllıların gerçekten acıma duygusu ile dolmasından mütevellit bir sonuca varmıştır. O da şöyle ki, varsıllı olan insan, eğitimine para harcayabilir. Eğitimi de onu duyarlı bir insan yapmaya iter. Böylelikle, onunla aynı olmayan insanlara, hayvanlara ve bitkilere daha duyarlı olur. Acıma duygusu gelişmiştir. Yardım etmek için gönüllüdür. Evine alıp bir tas çorba ikram etmekten kaçınsa da, en azından parasını verip vicdani rahatlığına ulaşır. Bu şekilde aç olanlar da doymuş olur. Sistem yine kendi karmaşasında yolunu bulmuş olur. Her şeyi kendi haline bırakınca harika bir yürütme sisteminin oluştuğunu savunanlar, burada da harika bir döngünün ortaya çıktığını söyleyebilirler Teknik olarak söyleyecekleri de doğrudur. Benim de savunamayacağım nokta ise, tam olarak birbirine muhtaç olma durumudur. Yoksul varsıllıya muhtaçtır. Ama sanılmasın ki, varsıllı da yoksula muhtaç değildir. Aldığı eğitimlerinin tümü, yoksulu da anlaması üzerinedir. Eğer yoksul olmaz ise, aldığı eğitimin hiçbir değeri kalmayacaktır. ( Buradaki eğitimden kasıt, fizik, kimya ve herhangi bir dersteki öğretiler değil, okul eğitimi boyunca, alt metinlerde alınan, insan sevgisi, anlayış vs gibi eğitimlerdir)
Benim suçlayışım kişi ve kurumlara değildir. Aslında bir suçlayış da yok, sadece işleyiş var. Benim de yegane amacım, bu işleyişi olduğu gibi yansıtmak.

Peki, başka bir sistemde olsa acıma duygusu nasıl gelişirdi? Acıma, her türlü eğitimle meydana geldiğinden, her sistemde yerini bulacaktır. Şeklinde bir takım değişikliklerin olması pek ala mümkün. Veyahut bırakın sistemi, daha güçlü ekonomisi olan ülkelerde bile değişiklik gösterecektir. Sistemle olan değişikliğinden daha az da olsa, gözle görünür bir değişiklik var olacaktır. Sonuçta sistemde, yoksula olan anlayış yüklenmektedir. Ekonomisi iyi olan ülkede, yoksul sayısı az olacak ama anlayış yine yüksek derecede olacaktır. Hatta anlayışlıların bu kadar çok olduğu bir ülkede, neden yoksulların bulunduğu ise büyük bir sorunsaldır. Bunun nedeni, yoksulların cahil bulunması ve hakir görülmesi de olabilir. Aslında acıma duygusu içinde, cahiliye de vardır. Cahil ve yoksul insan tercih edilir ve ona acınılır. Yine söylüyorum, varsıllı insanlara bir suç yüklemiyorum. Onlar bu durumda, yoksul gördüğünde acıyan bir robot konumundadır ve hissettiklerinden hiçbirinin farkında değildir.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Bazen Saçmalarım

Hasta Adamın Güncesi