Acıma, modernizmle beslenen ve günümüzde insanları manipule etme aracı olarak kullanılan bir duygudur. Önceleri bu duygu, insanları yardımlaşmaya, çevresine ve kendinden yoksul durumdakilere yardım etmeye yarayan bir araçtı. Fakat günümüzde yoksul insanların bazılarının uyanıklaşması, köşe kapmaya çalışmasından, bu güzel huy yerini ahmaklığa bırakmıştır. Acıma duygusu olan insan, keriz sıfatıyla eş değer bir hale getirilmiştir. Bu durumu ortaya çıkaran bazı uyanık yoksullardır. Ki bunlar, asıl yoksullardan ayrılmışlar ve köşelerini kapmaya muvaffak olmuşlardır da. Asıl yoksullar da acınma duygusunu beklemektedirler. Bu insanların yaptıklarının doğru ve yanlış olduklarını söylemiyorum. Burada amacım, olanı olabildiğince gözler önüne sermek. İnsanların acıma duygusuna ihtiyaç duyması benim için asıl suçlanacak noktadır. İnsan neden acınmak ister? Ekonomik yetersizliği onu bu duyguya muhtaç etmektedir. Varsıllılarının verdiği ile yaşama bağlanmak zorundadırlar. Bu ekonomik çıkmaz,
Oturmuş bilgisayarın karşısına ne yazmalı diye düşünürken, ulan hiç yazabileceğim bir konu yok mu diye, şöyle bir efkarlandım, içlendim dostlarım. Ekşisözlük'tü, wikipedia'ydı şöyle bir dolandım, belki ilham milham verirde, bir iki şey karalarım diye ama nafile. Yok anacım bize konu monu yok. Konusuzluk konum olacak bugün, ne yapalım. Siz de ilk cümleyi okuyuverin, kapatın sayfayı. Haydi hep beraber bir şeyler uyduralım. Bir şeyler hayal edelim, neyin mükemmel olmasını isterseniz onu yazalım. Ve mükemmel olduğunu görelim. İşte burada eğilip bükülen, keyfimize göre kılık değiştiren kelimeler var. İsterseniz burada atı bile konuşturabilirsiniz. Hatta sırf çocukları değil de, yetişkinleri bile inandırabilirsiniz atın konuştuğuna. Ne var ki, at konuşuyor işte diyebilirler. Bunu çok bayağı bir şey olarak bile görebilirler. Ki, konuşan horoz ve köpek videolarını youtube'da da bolca da bulabiliriz. Tabi o yazınsal değil, bir kanıtı var, gözümüzle görüp, kulağımızla duyar
Güzel günlerin şafağında, yani hepimiz uyurken, bazen uyandığım olur. Kalkarım, yatağımda doğrulurum. O saat aklım pek yerinde çalışır... Dünya'nın en hazır cevaplarına, bilgi yoksunu ama konuşmaya cesaretli, cahil insanlara cevap verirken bulurum kendimi. O gün veya daha evvelindeki sohbetlerimizi kafamda tekrar tekrar yaşarım ve o gün veremediğim, sırf hazır cevap olmadığım için benden daha zeki gözükmesine izin verdiğim cevaplarımı değiştiririm. Bu konuda hayıflanırım dostlarım. Evet, o saatlerde aklıma hep bunlar karışır. Siz sevgililerinizin güzel koyunlarını düşlerken, ben bunlara kafa patlatırım. Hastalıklı beynimi rahatlatmaya çalışırım. Bu baylar, kendi nezlinde ve özellikle çevresinde çok akıllı adam muamelesi görürler. Sözleri geçer. Her işi yapabilen, atik adamlardır. Şöyle diyeyim, bu yarım akıllıların yapamayacağı bir beden işi yoktur. Ama dostlarım, bunları okumamış insan olarak görmeyin. Bunlar onlardan daha tehlikeli, yarı cahillerdir. Bunlar, sizle aynı i
Yorumlar
Yorum Gönder