Romantizm mi demeli?

Uzun zamandır kitap okumuyor, kendimi bilgisayar oyunlarına ve baş döndürücü sex videolarına kaptırırken buluyorum. Ve ekranın karşısında geçirdiğim onca saat, başımın dönmesine neden oluyor ve hafif bir sızının yanında ölecekmişim hissi de uyandırıyor.


Neyse vakit kaybetmeden bugünkü konuma döneyim. Bugün, tren garlarının neden bir otobüs garından veya hava alanından daha romantik bir yer olduğunu araştıracağım. Daha doğrusu neden olabileceği konu hakkında fikirlerimi ortaya atacağım. Dileyen bu konuda fikirlerini benimle paylaşabilir,  benimkileri çürütebilir veya onarabilir. Bu konuda okurlarımı özgür kılıyorum. Öncelikle romantik olmasının ‘tarihi’ ile bir iniltisi var mı ona göz atalım. Muhtemelen sizler, kesinlikle, diyeceksiniz. En eski ulaşım aracı trenlerdir. Ve trenler ne savaşlarda kocalarını götüren kadınların gözyaşına baktı, ne de çocukların. Hepsi bir buruk veda ile ayrıldılar o garda. Ve o garda tekrar buluşmak için sözleştiler. Evet, mümkün gibi duruyor. Evet, tarihi olan yerler, olmayanlara göre daha romantik alanlardır diyebiliriz. Tabi az önceki söylemi çürütemezsek. Romantizmin ‘tarih’ gibi geniş bir kavramın içinde bulunmasını çok güç buluyorum. Ve bizim sevgili türk halkı da, taktir edersiniz ki, bir olgunun tek bir olgudan kaynaklandığını düşünür. Bu tamamıyla türk aydınlarının yaptığı yanlışlardan bir tanesidir. Bana kalırsa birçok olgu, bir olguyu oluşturmaya, geliştirmeye ve hatta yok etmeye yarayan etkenlerdir. Ve başta söylediğimiz tarih unsuru da, romantizmi oluşturan bir unsurdur. Dediğim gibi, savaşlarda ayrılan karı ve kocalar birbirine hasretler baktılar ve yollarına devam ettiler. İçlerinde kavuşma ümidi sonsuzdu, muhakkak. Ve şöyle düşünürsek, orada o adamı uğurlayan komutanı olsaydı, o romantizm yine olur muydu? Mekan ne kadar eski olursa olsun komutanın yönlendirmesiyle giden bir asker, orada romantizmi hissedemezdi kuşkusuz. O zaman romantizmin oluşabilmesi için, bir kadın veya bir erkek olmalıdır diyebilir miyiz? Sanırım ona da cevabım ret. Doğru cevap, iki kişinin birbirine aşık olması gerektiğidir. Diğer bir etken olarak da bunu söyleyebiliriz. Peki, otogarlarda veya hava alanlarında da birbirini yolculayan ve birbirlerine aşık olan insanlar vardır, diyebilirsiniz. Ki bunu söylemeniz çok zekice olurdu. Ki zannımca, burada da tarih faktörü önem kazanmaktadır. Tarih faktörü tren yolculuğunda önemliyken, hava yolculuğunda önemsiz ve basit duruyor. Çünkü hava yolları güncel teknoloji zamanını belirttiği için tarihi görünmesi düşülemez bile. Aksine modern ve zamanını yansıtmalı. Hatta bazı hava yolları için, zamanın ötesini bile yansıttıklarını söyleyebiliriz. 
Günümüz koşullarında, özellikle Türkiye gibi gelişmeye gayret gösteren ülkelerdeki gibi, tren yolculuğunun yavaş ve zahmetli olduğunu bilmek, insanlarının bu yolculuğu pek de tercih etmeyeceklerini göstermelidir. Ama aksine halkımızın bir çoğu tren seyahatleri sevmektedir. Çok zamanını alacağını bile bile, trenine biner ve yolculuğunu yapar. Acaba romantizme duyulan açlık olabilir mi cevabı. Tabiî ki saçma, olamaz. Böyle dediğinizi duyar gibiyim. Varın diyin. Tabi bu öne attığım son düşünceyi bozacak birkaç etken de vardır muhakkak. Mesela, trafiğe yakalanmamak için tren kullanıyor da olabilirsiniz. Bu değişkenlerin hepsi olası.


Konuyu daha derin ve ince işlemek eminim ki sizi sıkacaktır. Bu yüzden, bu yazıma burada son veriyorum. Başka bir gün, görüşmek umuduyla.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Acıma duygusu

Bazen Saçmalarım

Hasta Adamın Güncesi